KİMİ İNSANIN DÜNYA SINAVI NİÇİN AĞIRDIR
Nedir dünya sınavı ? Kişinin yaşarken önüne çıkan yolun kimi zaman düz iken, kimi zaman yokuş olmasıdır.Örneğin; sağlık sorunlarımız, iş ve aş kaygularımız, eş ve çocuk derdi kişinin yolunun yokuşudur.
Bu sınavlar ayırımsız herkeste vardır. Ne var ki, kimisi bunu göğüsler ve ona sınavı kolay gelir, kimisi de en küçük bir olay karşısında bocalar. Oysa hayat yokuşu bizim dünya olgunluğumuzu sağlamak içindir.Sabredersek hem bu dünyayı hem ikinci dünyayı
( hakikat alemini ) kazanmış oluruz.
Dünya sınavının en çetinlerini YÜCE, Peygamberlere ve Erenlere vermiştir. Onlardan hiç birisi durumundan şikayet etmemiş ve bu nedenle adları ölümsüzleşmiştir. Niçin
böyle davranmışlar ? olanın görüntüde dünyasal olsa da, özde HAK'tan geldiğini bildikleri için………
ALLAH'ın muradı, kulun yaşarken O'nu bulmasıdır. Sınavsız bir yol isteyen aslında ALLAH'tan uzak olmayı dileyendir.
HER DERDİN AÇTIĞI MUTLULUK KAPISIDIR
ALLAH'ımın verdiği ve bizim " DERT " dediğimiz; ALLAH'ımın, bize olan sevgisindendir. Bu nasıl bir sevgidir ki bize üzüntü veriyor diyeceksiniz. Derdi olmayan kul, ALLAH'ı unutur; dert, ALLAH'ımı daha çok andırır. ALLAH'ımın ULU kulu dertli olur, dünyaya olan bağı böylece çözülür, dünyaya tamah etmez, dünya dileği kalmaz, dünyada kısa bir süre misafir olduğunu bilip dünya yaşantısını ALLAH'ımın istediği şekilde yaşar. Tek dileği dünyada ALLAH'ı bulup O'na varmaktır.
Cümlemiz O'nun YAZI'sı içindeyiz! Öyleyse niye dert edelim, niyetimiz olmaz diye kahrolalım. Bir dileğin arkasından bin dilek daha gelir, en güzeli dileksiz olup ALLAH'a teslim olmaktır. ALLAH bizi bizden iyi düşünür ve korur.
Ezelde RUH'lar yaratıldığında bazı RUH'lar düzenin dışına çıkmayı istediler, bunlara düzene uy denildiğinde asi oldular, bu asi olan RUH'ların dünyaya gelişlerinde de asi olacakları belli idi. Ezel alemi her türlü cezadan korunmuştur. Dünyaya yollanan bizler burada eğitim görüp ALLAH'ı sıfatları ve işlevleri ile tanıyıp, önce kendimizin ne olduğunu bilmek sonra da ALLAH'ı dünyada bulmak ile görevliyiz. İşlenmemiş bir maden gibi burada bütün olumsuzluklarımızdan arınıp ALLAH'ımın bizden istediği güzel ahlak ve halde olmak mecburiyetindeyiz.Ezelde asi olan kulların da o kötü hallerinden sıyrılıp mümin kul olabilmeleri için ALLAH herkese ayırmadan – kayırmadan yardım eder ve her birimize hem hakikat aleminden hem de bedenli insanlardan yardımcılar yollar.ALLAH'ımın adaleti kusursuz olduğu için, herkes dünyadaki haline göre ve imtihanlarındaki başarılarına göre göç ettiğinde yerini alır. Peygamberlerin, arif kulların, velilerin ve ALLAH'ın emirlerine uymuş olan kulların mertebeleri tabii ki yüksektir. Peygamberlere ve yukarıda saydığımız kişilere imtihanı çok verir, ta ki makamlarını hak ettiklerinde her kattan ses geldikte, ALLAH'ım düşük makamlarda olanlara şöyle seslenir.” BEN size sizi verdim, size BEN'i bildirdim, dünyada sıfatımı gösterdim.ZAT'ımı arasaydın, sen de gelirdin; sıfatın yeter ( dünya nimetleri ve dünya hayatı ), ZAT'ın senin olsun " demezdin. ZAT'ımı dileyen, sıfatımda kahrını zevk edendir. ( Dünyadaki imtihanlara sabredip her olayın O'ndan geldiğini bilip halinden şikayet etmeyen ) Ölçüyü alanın şikayeti kalır mı ? Çalışmayan talebe;” öğretmenim; not ver " diyebilir mi ? YÜCE'nin kürsüsü de öyledir. Bütün dünya hayatımız kayıt olarak karşımızda olacak ve hiç birimiz neden bizi daha üst makamlara kabul etmedin ALLAH'ım diyemeyeceğiz. Onun için bu dünya hayatını iyi değerlendirmeye çalışalım.
( YAZAN'ın HAK olduğunu bildikte, " Yolundayım!..” dedikte; hala " Dert!...” dersen, ALLAH'ım affetsin!...derim. Yol bilen, yolunda olan taştan şikayetçi olmaz.)
Her olayın daha kötüsünü düşünelim ve öyle duacı olalım! " En kötünün içindeyim!..” dersek; ALLAH'ıma güç gelir ve bize daha kötüsünün ne olduğunu bir olayı yaşatarak gösterir.
SAFFAT suresi 105.ayeti : Sen rüyayı gerçekleştirdin. İşte biz, güzel düşünüp güzel davrananları böyle ödüllendiririz.
Derdine düşmeden, anmadan bulmaz.Öyle ise, düştüğümüz dert; bize ALLAH'ı buldurur, buluşta selameti gördürür. Derdimizi söylemek için: mekan aramayalım, kul önünde de durmayalım! Derdimizi derecek, gönlümüzü görecek, düğümümüzü çözecek, sadece ALLAH'ımdır. AŞK'ımızı bilen de O, kainatı veren de O, sebebini halkeden de O…….
O'ndan geldik, O'ndan aldık, O'na döneceğiz: neden elden medet bekleyelim ?
MÜLK suresi 2. ayeti : Hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır.O, Üstündür, Bağışlayandır.
Zorda kalan, kolayı arayandır.ALLAH'ım onu zora koyar ki, kolayı arasın. Darda olduğumuz an: sadece ALLAH'ım ile konuşalım, O'nun ile dertleşelim! O'nu gökte arama, ALLAH sende , içinde,sana senden yakın, O baktığın her yerde . Bakmak başka görmek başkadır, görmeye çalış; aç gönül gözünü öyle bak, ancak o gözle görürsün O'nu her yerde. Hepimize dermanı verecek ALLAH'tır.Kul – kulun derdine sadece söz ile ortak olur, ana – baba dahi olsa.
KUL DERT DEDİĞİ İLE KENDİNİ BULUR
ALLAH bir kula bir veya birden fazla musibet verdimi, şu iki sebepten verir.Kul, ya ALLAH'ın bağışlamayacağı bir günah işlemiştir.Ona musibet verir ve o günah bu musibet sebebi ile affedilir. Yahut da ALLAH onu bir dereceye ulaştıracaktır, kulun ALLAH indinde bir mertebesi bulunur ki, o mertebeye ancak ALLAH'ın vereceği bir bela sebebiyle ulaşabilir, ona o musibeti verir ve o sebeple ALLAH onu o dereceye ulaştırır.( Ramuz-ul ehadis kitabının 451.sayfası 4575 nolu hadisi, 220. sayfası 2042 nolu hadisi )
Olanı olduğu gibi, kapımıza geldiği gibi görürsek " Yolum ALLAH'ımdandır!..” dersek; düzenini biz duymadan bulur,kendi çizdiğince yürür…” öyle mi yapsam, böyle mi ?..” demek, boş! Her olanı " O'ndandır !..” diyebilelim ki, çözümü bulalım.” Dileğimce uymaz, arkası bana aydınlık görülmez!..” dersek, bizim görgümüzden öteye varmaz; ALLAH'ımın SIR'rına akıl ermez! Onun için, her olayı olduğuna ver ki; çözüme şahit olasın,dünya gailesinden kendini kurtarasın. Kaderini çeviremezsin, düzenini kuramazsın.Onun için, olanda hayır bul ki, kendinde düğümü çözesin.
( Almayı bilmeyene,” vereyim!..” dersen; verdiğin heba olmaz mı ? Sevmeyi bilmeyene, çiçek versen; gülmez mi ? " Derdim var!..” diyene,” YÜCE'nin EMRİ'dir!..” dersen; isyan etmez mi ? Etmemeyi bilen: şikayetçi olmaz, olanı dert bilmez. Dert bilmeyen, isyan etmez. İsyan; O'na uymamaktır, verdiğini görmemektir.
TEVBE suresi 38. ayeti : Ey iman sahipleri! Size ne oldu ki,” ALLAH yolunda seferber olun” denilince yere çakılıp kaldınız. Ahiretten vaz geçip iğreti hayata mı razı oldunuz ? O iğreti hayatın nimeti ahiret yanında pek azdır.
Lütfen KUR'AN da bulunan” Konu indeksi'ndeki " İmtihan ayetlerini tek tek okuyup düşünün ki, ALLAH'ın bizi ne ile imtihan edeceğini önceden bilip hazırlıklı olalım ve imtihanlarımızdan şikayetçi olmayalım.İmtihan talep edene değil, layık olana verilir.
( YARATAN gözetir,kahrımızı silelim: bir lokmaya sahip isek,” şükür ALLAH'ım …” diyelim.)